Akrepler, oldukça çekindiğimiz hayvanlardır. Virgül şeklindeki kuyrukları her daim saldırmaya hazır olduğundan, onlarla uğraşmak epey tehlikelidir. Hele ki geceleri pasparlak şekilde dolaşırlarken!
Gelin, akreplerin neden geceleri bir floresan gibi parladığına bakalım.
Akreplerin derileri, fotolüminesans ismi verilen bir süreçten geçer.
Fotolüminesans belirli bir dalga boyundaki ışığın emiliminin, organik molekülleri uyardığı ve bunun sonucunda temel durumlarına dönme sürecinde ışığı üretmekten sorumlu olan enerjiyi serbest bıraktığı bir süreçtir.
Akreplerin en dıştaki kütikül tabakasında veya dış iskeletinde, 100.400 nanometre ultraviyole aralığındaki ışık dalga boylarını emen bileşikler bulunur. Bu, dış iskelette bulunan bileşikleri uyarır ve bu ışığın daha sonra tekrar yayılmasına neden olur.
Akrep ne kadar yaşlıysa, dış iskeleti bir o kadar sert ve güçlü olur.
Yeni tüy dökmüş bir akrep, UV ışığına maruz kaldığında hafifçe parlar. Ayrıca araştırmalar sonucunda akreplerde bulunan fotoreseptörlerin belirli dalga boylarına, diğerlerinden daha seçici şekilde duyarlı olabileceği bulunmuştur.
Akreplerin dış iskeleti, tüm vücudu kapsayan bir foton toplayıcısı gibi davranarak, daha kısa dalga boylu UV ışığından aldığı enerjiyi, daha uzun dalga boylu yeşil ışığa dönüştürür.
Bu dönüşüm ve iletim, akreplerin merkezi sinir sistemi tarafından algılanır ve bu da akreplerin maruz kaldıkları ışığın yoğunluğuna göre barınak bulmalarına yardımcı olur.
Ayrıca onların sahip olduğu floresan bileşikler, bu canlıların korunmasına da katkı sağlar.
Akreplerin ürettikleri camgöbeği-yeşil parıltı, potansiyel olarak avcıları oyunlarından uzaklaştırabilir. Özetle akreplerin geceleri yaydığı yeşilimsi parıltı, kütiküllerinde meydana gelen fotolüminesans sebebiyle meydana gelir.
Bilim insanlarına göre bu kimyasallar, akrepleri parazitlerden korur ve onların barınak bulmalarına yardımcı olur.